Talip Geylan: ''Toplu Sözleşme Priminin Mucidi Türkiye Kamu-Sen’dir''

Talip Geylan: ''Toplu Sözleşme Priminin Mucidi Türkiye Kamu-Sen’dir''
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan'dan açıklamalar

Nevşehir Şubesi’nde şube yönetim kurulu üyeleriyle de bir araya gelen Talip Geylan, aynı gün akşam Nevşehir Şubemizin programında şube, ilçe, üniversite ve kadın komisyonu yöneticilerimizle bir araya geldi.

Türk Eğitim Sen’in yetkili olması hedefine inanç ve kararlılıkla yürüyen her bir yol arkadaşımla gurur duyuyorum.

Toplantıda bir konuşma yapan Geylan, Türk Eğitim-Sen’in 2018 yılı mutabakatında 201 bin 475 olan üye sayısının, bugün itibariyle 250 bine dayandığını söyleyerek, hedefledikleri yetkiyi alacaklarını söyledi. Geylan, “Allah’ın izniyle şu anki ivmeyi devam ettirirsek önümüzdeki 15 Mayıs mutabakatlarında bu teşkilat sizlerin sayesinde en az 260 bin üyenin altına imza atacaktır. Umuyorum ki yeniden yetkili sendika olacağız. Bu başarı sizlerin başarısıdır. Hiçbir karşılık beklemeden gece, gündüz ihlasla. azimle, kararlılıkla Türk Eğitim-Sen’e ve Türkiye Kamu-Sen’ e güç veren sizlersiniz. Türk Eğitim Sen’in yetkili olması hedefine inanç ve kararlılıkla yürüyen her bir yol arkadaşımla gurur duyuyorum. Rabbim hepsinden razı olsun” dedi.

O masada kamu çalışanlarının temsil yetkisi verdiği sendikalar adam gibi duruş sergilemediği müddetçe biz kazanımlarımızı koruyamayacağız ve kaybetmeye devam edeceğiz.

6. Dönem Toplu Sözleşmesi hakkında önemli açıklamalar yapan Geylan, “ Neden Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen yetkili olmalı?” sorusunun cevabının 6. Dönem Toplu Sözleşme sonuçlarında verildiğini kaydetti.

Süreci ve neden talepleri ortaklaştırdıklarını anlatan Geylan, şunları kaydetti: “Türkiye Kamu-Sen olarak 6. Dönem Toplu Sözleşmesine irade desteği verdik. Ancak şunun özellikle bilinmesini istiyoruz: Taleplerin ortaklaştırılması hususu Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu 2009 yılında kadar yürüttüğü bir yöntemdi. O dönemlerde  Türkiye Kamu-Sen olarak Toplu Görüşmeler başlamadan önce bir heyet oluşturarak, diğer sendikaları üye sayılarına, yetkili olup olmadığına bakmaksızın ziyaret ederdik. O sendikaların da Toplu Görüşmeye yönelik görüşlerini alır,  talepleri ortaklaştırıp işverenin karşısına öyle otururduk. Çünkü biz şuna inanırdık; işverenin karşısında ne kadar güçlü duruş ortaya koyarsak, o kadar fazla kazanım elde ederiz. 2009 yılından sonra, yani Türkiye Kamu-Sen'in yetkili sendika olma hüviyetini kaybettikten sonra da her toplu sözleşme öncesinde yetkili sendikaya çağrıda bulunarak, talepleri ortaklaştırma irademizi bildirirdik. Çünkü toplu pazarlık masası sendikal dehalet zemini değildir. O masa kamu çalışanlarına artı bir kazanımı nasıl edeceğimizin mücadelesinin verildiği bir süreçtir. Son toplu sözleşmede Memur-Sen’den benzer bir teklif geldi.  Tabi Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır bu iddianın savunucusu olarak talebe olumlu karşılık verdik. Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen’in teknik heyetleri iki hafta süresince görüşerek 51 madde üzerinde talepler ortaklaştırıldı. Yoğun bir müzakere süreci yürüttük. Ancak son tahlilde kırmızı çizgilerimiz karşılık bulmadığı için masadan kalktık. 600 TL seyyanen zam, yüzde 3 refah payı, aynı işi yapan kamu çalışanlarının farklı statülerde istihdam edilmesine son verilerek tüm sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, kamuda kadrosu yardımcı hizmetler sınıfında olan ancak memur iş yapan 110 bin arkadaşımızın hem eğitim durumuna hem de yaptığı işe mütenasip şekilde genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesi, gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini ve matrahın yükseltilmesi, yönetici atamalarında mülakatın kaldırması gibi taleplerimiz karşılık bulmadı. Bu nedenle mutabakat metnine onay vermedik. Ancak yetkili konfederasyon metne imza attığı için yürürlüğe girdi.

Tabi bu süreç geride kaldı ama kamu çalışanları altıncı kez şunu gördü: O masada kamu çalışanlarının temsil yetkisi verdiği sendikalar adam gibi duruş sergilemediği müddetçe  biz kazanımlarımızı koruyamayacağız ve kaybetmeye devam edeceğiz. Bu nedenle artık yeter diyoruz. Türkiye Kamu-Sen ve 11 hizmet kolunda Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar, yetkili olmalıdır. Şunun garantisini veriyoruz: Kararlı, ilkeli, ahlaklı, mücadeleci sendikal duruşu biz sergileriz. Allah’ın izniyle Türkiye Kamu-Sen 2023 Toplu Sözleşmesinde yetkili olacak, kamu çalışanlarının hakları nasıl temsil edilir herkese gösterecek.

Öte yandan mürekkep kurumadan, altına imza attıkları maaş artışlarını cebimize sokmadan, gerçekleşen enflasyon koşullarından dolayı mutabakat metnine imza atanlar dahi bugün zam oranlarının güncellenmesi talebinde bulundu. Bu noktada toplu sözleşmede de gündeme getirdiğimiz kırmızı çizgilerimizin yerine getirilmesi, ek zam verilmesi, enflasyon farkının aylık ödenmesi hususunda mücadelemiz sürecektir. Taleplerimizin takipçisiyiz.”

Önümüzdeki toplu sözleşmede dik bir duruş sergilemek için yetkili sendika olarak o masada kamu çalışanları adına Türkiye Kamu Sen olacak, başta ekonomik kayıplarımız olmak üzere haklarımızı almanın mücadelesini vereceğiz.

Türk Eğitim-Sen’in bağımsız ve milli bir sendika olarak çalışanların özlük ve mali durumları ile ilgili mücadelesinde devletten başka hiçbir yapıya sadakat duymadığını bildiren Geylan, “Toplu sözleşme sürecinden sonra ek zam taleplerimizi ve Meslek Kanunu taleplerimizi içeren bir dizi eylemler gerçekleştirdik. Teşkilatlarımız tüm il ilçe milli eğitim müdürlükleri valilikler önünde biz ise Bakanlıklarda bu haklı taleplerimizi dile getirdik. Anlaşılıyor ki kamu çalışanlarının Türkiye Kamu Sen’in yetkili sendika olmasına ihtiyacı var. 30. Kuruluş yılımız Türkiye Kamu Sen’in yeniden yetkili olmasının başlangıcı olacaktır. Önümüzdeki toplu sözleşmede dik bir duruş sergilemek için yetkili sendika olarak o masada kamu çalışanları adına Türkiye Kamu Sen olacak, başta ekonomik kayıplarımız olmak üzere haklarımızı almanın mücadelesini vereceğiz” dedi.

Toplu Sözleşme Priminin mucidi Türkiye Kamu-Sen’dir.

Toplu sözleşme ikramiyesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Geylan, “Toplu sözleşme ikramiyesi belirgin şekilde artış gösterdi. Şu an 498 TL olan bu ikramiye Temmuz’da 528 TL’ye yükselecek. Tabi bugün 498 TL’ye yükselen toplu sözleşme ikramiyesinin hikayesini unutmamak lazım. Bu ikramiye, ilk olarak Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu 2005 yılında yapılan toplu görüşmelerde gündeme getirilmişti. Bu ikramiyenin gerekçesi şuydu: Dünyanın her yerinde ve sendika tarihinin her döneminde sendikalı çalışanlar, sendikasız çalışanlardan daha fazla kazanım elde eder. Ama bizim ülkemizde kamu çalışanlarının ücretleri bütçe kanunuyla belirlendiği için yapılan maaş artışlarından sendikalı-sendikasız herkes eşit faydalanıyordu. Bu garabet bir durumdu. Bu garabeti ortadan kaldırmak için Türkiye Kamu-Sen sadece sendikalı çalışalar için ekonomik talep ortaya koyabilecek bir kalem ihdas etti. Bunun adı ‘Toplu Görüşme Primi’ oldu. Bu prim 2005 yılında 5 TL ile başladı, bugün 498 TL oldu, umuyorum ki önümüzdeki yıllarda bir maaşa kadar yükselecek.  Bunun mucidi Türkiye Kamu-Sen’dir” dedi.

Bu ikramiye sendikalı çalışanların anasının ak sütü gibi helaldir.

Toplu sözleşme ikramiyesinin ayrımcılık olmadığını vurgulayan Geylan, “Siz emek veriyorsunuz, mücadele ediyorsunuz, kendinizi risk ediyorsunuz tabi ki bir farkınız olacak. Bu ikramiye sendikalı çalışanların anasının ak sütü gibi helaldir. “ diye konuştu.

Akademik düzeyi en üst düzeydeki öğrencilerin okuduğu bu okullara niteliksiz yönetici ve öğretmen atayamazsınız.

Proje okullarında yönetici atamalarının MEB Yönetici Atama Yönetmeliğine bağlı olmasını isteyen Geylan,” Proje okulları Uganda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı değil. Akademik başarısı en üst düzeydeki öğrencilerin okuduğu bu okullara kafanıza göre yönetici ve öğretmen atayamazsınız. Dolayısıyla diğer kurumlar nasıl yönetici atama yönetmeliğine tabi ise bu okullarında yönetici atamalarının MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olması gerekir. Önceki eğitim-öğretim yılında yaptığımız araştırmaya göre ülke genelinde 940 proje okulunun 829 tanesinin müdürünün aynı sendikanın üyesi olduğunu tespit etmiştik. Böyle bir şey olabilir mi? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan defalarca eğitimde istenilen başarıyı sağlayamadıklarını dile getirmiştir. Biz de şunu soruyoruz: Bunun sorumlusu kim? 18 yıldır okul müdürlüğünden, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatına kadar eğitimi yönetenlerdir. Unutulmamalıdır ki, eğitimde ilk düğme yönetici atamalarıdır. Siz ilk düğmeyi doğru ilikleyemezseniz eğimde duvara toslarsınız” dedi.

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Öğretmenmeb.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

1 Yorum