SENDİKAL CUMHURİYETİN SEZARLARI BAŞPARMAK AŞAĞI DÖNDÜGÜNDE

“Öze Dönüş Yeniden Diriliş Platformu Sözcülüğü” tarafından sitemize gönderilen yazı:

SENDİKALAR 05.12.2022, 08:40 05.12.2022, 08:40
SENDİKAL CUMHURİYETİN SEZARLARI BAŞPARMAK AŞAĞI DÖNDÜGÜNDE

Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır.

Güçlü insanlar iyi zamanlar yaratır.

İyi zamanlar zayıf insanlar yaratır.

Zayıf insanlar da zor koşullar yaratır.

Antik Roma’da, gladyatörlerin ölümüne savaşması ve aslanlar gibi egzotik hayvanlarla mücadele etmesi için yapılmış devasa arenalar vardı. “Tribünleri dolduran binlerce seyirci gladyatörlerin ölümüne savaşını izlerdi bu arenalarda... Gladyatör, işveren emrinde çalışan bir işçidir. Onun işi dövüşmektir. Ölüm de bu işin kaçınılamaz sonucudur. Arenaya çıkan birisinin yapacağı tek şey ölümüne dövüşmektir. Korkan veya tereddüt eden kişi, kamçıyla ve kızgın demirle dövüşe zorlanırdı. Yaralanan birisi, hasmının insafındadır.” Mağlup olan dövüşçünün -ki bu kişi ya rejim tarafından hain ilan edilmiş kişidir ya da esir alınmış bir köle- hayatta kalabilmesi için imparator baş parmağını havaya kaldırır ya da ölmesi için tam tersine; baş parmağını aşağı yönde indirir, mağlubun ölüm fermanını verirdi. Tıpkı günümüzde Facebook beğen butonunda da olduğu gibi… Galip gladyatör, o an kafasını uçururdu rakibinin…

Mağlup için zaman durur, zemin kanlanır, ceset çürümeye terk edilirdi. Mağlup önemli bir kişi ise kellesi mızrağa geçirilirdi.

Coleman, “Gladyatörler ve Sezar’lar: Antik Roma’da Gösterinin Gücü” eserinde bu şekilde tanımlıyordu Roma Dönemi arenalarını…

Günümüzde de bazen sendikaların; beş yıldızlı otellerin Antik Roma Dönemini andıran, binlerce kişiyi alabilen salonlarında kürsüye çıkan kimi Genel Başkanların: Yönetimin politikalarını eleştirenleri, hain ilan ederek; parmak aşağı yönde infazlarını talep ettiğine şahit oluyoruz. Zaman değişse de zemin değişmiyor. İnfazı istenenlerin ne dediklerinin duyulmaması için alkış tufanı arasında kürsüden; önce infazı istenenlerin kim olduklarının tespiti yapılıp yargılanıyor, ardından hüküm veriliyor ve oracıkta infaz gerçekleştiriliyor.

Günümüz Sezar’larını bu infazlara yönelten korku: Roma tarihinde yer alan Spartaküs isimli bir gladyatörün başlattığı köle isyanının düzenli bir orduya dönüşmesinin yarattığı sonuçlar ve Sezar’ın öldürülmesi esnasındaki geçen “Sen de mi Brütüs?” travmasıdır.

Hırsı imanından, güç bağımlılığı ibadetinden daha büyük günümüz Sezar’larının: Gladyatörlerini potansiyel Spartaküs, yakın dostlarını ise potansiyel birer Brütüs görmesine dayalı kaygı, duygu durum bozukluğu yıllar geçse de geçmiyor bir türlü… Gösteri dünyasının efektleri altında uzun süre kalmanın yan etkisi olsa gerek…

Zemin ve zaman bir tarafa, birey ve insan bir tarafa dahil olduğu her anı, girdiği her mekânı, temsil ettiği fikri ve kitleyi, yetkili kılındığı kurumu ve nihayet birlikte hali hazırda ekmek kazandığı yönetim kurulunu kirleten, zehirleyen ve fesat, fitne mumuyla mühürleyen birinin beyanları, Müslüman siyaseti değil "kürsü hamaseti", kapsamındadır.

Seçim öncesi kendini pazarlayacak vitrini sendikanın kasasından ve üyelerinin kesesinden kuran, o kürsüden inanmadığı doğruları ve yaşamadığı durumları "başrol oyuncusu" imiş gibi haykıran o gür ses, insanı inancından soğutacak kadar haset, bildiği bütün dualara sığınmayı gerektirecek kadar garez ve elbette çok şükür bunun gibi değilim dedirtecek kir-kin-zifir sahibidir.

İstifa sayısının 50 binleri bulduğu, sözleşmeli personelin kadroya geçişine ilişkin sürecin eline yüzüne bulaştığı, kendi hikayesine dair zerre iz bulunmayan Bakan’a yalakalık yapma ihtiyacının zirve yaptığı bir dönemde her biri kendisine "Başkanım" diyen 2 bin insanın hiyerarşik üstü olarak kürsüde konuşmanın hazzını uzatması ve aynı kürsüden Müslümanlık ve mümtaz insanlık cakası satması çok doğal... Yanı başındakilere dahi ayak üstü kırk yalan söyleyebilen ve en iyi niyetli halde dahi doğruları saklamak üzerinden genel başkancılık oynayan birinin; dine inancı, imana, Kur’an’a, insana ve hepsinden öte bütün bunları cem eden an ve zamana dair söyleyeceği her kelime, kuracağı her cümle ve yapacağı her konuşma; içinde bulunduğu bühtanı, tamamlayamadığı fitne ve fesadı, bütün kitleyi değersizleştirmeyi önemsemeyen garez ve hasedi gizleme çabasından ibarettir.

Ebette başkanlar teşkilatlarıyla buluşmalılar. Fakat başkanlar öncelikle teşkilatları karşısında doğruyu konuşmalılar. Yalan konuşmamalılar. Kime ve ne şekilde operasyon yaptıklarını, ekranlarda ve kürsülerde kazanım cakası satmak noktasında verdikleri pozlardan önce "düzenlemenin içeriği nasıl" sorusunu Bakanlara, bakan yardımcılarına veya özel kalemlerine değil daha alt seviyede makam-görev sahibi kamu görevlilerine sormak zorunda kaldıklarını, sendikadan istifa edip ayrılan üye sayısının son üç ayda kaça ulaştığını, yanı başından eksik etmediği bazı yönetim kurulu üyelerinin operasyonel çabalar için kimlere bulaştığını da anlatmak zorundadırlar.

Kürsüden yüksek hamaset, sahada alçak siyaset tarzıyla sendikal kulvarı kirleten irade ve fiil sahiplerinin kendilerini tanımlayan ifade ve ibareleri başkalarına yönelik isnat ve ithama dönüştürme gayretinin nedeni sadece seçim kaybetmek korkusu değildir, kaybedecekleri seçimden sonra hiç kimseyle selamlaşacak hikâyeye sahip olamadıklarını bir kâbus olarak gerçeğe dönüşecek olmasıdır.

İradelerini muvazaalı hale getiren, kurumsallaşma adı altında sadece görsel efektlere sığınan, parayla yaptırılan her işte zirveye çıkan, yürekle-gönülle-ahlakla yapılması gereken her işte çukura düşen kişilerin sahici olamamaları diye bir durum yoktur, onlar sahte olmak, algısal görünmek, yalandan haykırmak, gerçekten sakınmak zorundadırlar.

Sözün özü "güç, güven, eksen ve dahası kendini kaybeden, bununla yetinmeyip sendikaya, konfederasyona da üye, bünye, değer, itibar kaybettiren" birisinin, önünde "Genel başkan" yazısının yer aldığı bir kürsüden ne konuştuğundan daha ziyade o kürsünün bulunduğu sahnenin arkasında neler çevirdiğidir esas olan... Bizim derdimiz; çevirdiği dolapları öğrenmek değil, onun derdinin dolap çevirmekten vazgeçmek olduğunu görmek... Bunun gerekli olduğunu fakat kürsüdeki kişiyle mümkün olmadığını da biliyoruz.

Kesin ve açık olan durum şudur; O, "Sendikaya ve bana ihanet edenlere nasıl haddini bildirdim" tatmininin peşinde... Ona yapılması gereken ise "İhanet eden" şeklinde belirsiz düşman üreteceğine "istifa eden" şeklinde gerçeklerin ekranına dair ne yaptığının söyletilmesidir… 50 bin istifaya sorumlu üretilmeye ve bu yolla enselenmeleri erteletilmeye çalışılıyor.

Sözleşmelilerin kadroya geçişine ilişkin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği geniş çaplı müjde bile sendikadan istifaları engellemedi. Zira, üyeler yapılanların sendikal kazanım değil Cumhurbaşkanımızın emeğe dair hassasiyetinin bir gereği olduğu kanaatinde. Üyeler, sendikanın, yapılanları sahiplenmesini değil sahiplenecekleri kazanımlar için bir şeyler yapmasını bekliyorlar. Sendikal alanda yönetim noktasında ehliyet ve samimiyet azalınca, üye olmama ve üyelikten istifalar hızlandı. Samimiyet ve ehliyetin olmadığı zeminde aidiyet ve mensubiyet olmasını bekleyenler; gücü kişiselleştirme hayali için ter dökenlerdir.

Ek Gösterge düzenlemesinin, sözleşmeli personel düzenlemesinin ve yakın bir tarihte Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanacağı bilinen EYT düzenlemesinin kapsamını, sokaktaki vatandaş ile aynı anda öğrenen bir sendika ve konfederasyon genel başkanının kendisini bu kazanımların adresi ve hamisi olarak göstermesi, üye de tepkiye, konuyla ilgili mecralarda ise mizaha neden oluyor.

Kamuoyu, son günler de kendisine rakip olan ve kendisine kaybettirme imkânı, fırsatı, gücü veya niyeti olan herkesi kirletmeyi sendikacılık olarak görenlerin; kaybetmemek için sahip olduğu-sevdiği-bağlı olduğu her şeyi sermaye, değer vermediği, ihtiyaç duymadığı, yokluğunu sorun etmeyeceği her kişiyi-konuyu-kavramı gübre yapmaktan imtina etmeyecek bir akıl dışılık ve ahlaksızlık örnekliği sergilemesine şahitlik ediyor.

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;

Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,

Geride ne varsa bırak utansın!

Ey bin bir tanede solmayan tek renk;

Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Öze Dönüş Yeniden Diriliş Platformu

Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
2024 yaz döneminde tayin isteyecek misiniz?
Namaz Vakti 27 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14