İLKSAN'da Kim, Ne Diyor?

İLKSAN'da Kim, Ne Diyor?

Geçtiğimiz hafta İLKSAN Yönetim Kurulu’nun, Antalya’da, yeni seçilen il ve ilçe temsilcilerine dönük hazırladığı, Stratejik Plan Hazırlık ve Kurumsal Bilgilendirme Semineri’ne katıldık.

İki grup halinde ikişer gün şeklinde planlanan etkinlik boyunca çok üzücü olaylar yaşadık. Yetmiş dokuz yıllık koca bir kuruma misafir ağırlama, eleştiriye katlanma, hesap verme ve teşekkür etme gibi hasletlerin hiç uğramadığını üzülerek gördük.

Maliye Bakanlığı, yaklaşık üç yüz bin üyeden kanun gereği zorunlu aidat kesiyor ve kurumun hesabına yatırıyor. Kurum bu parayı faize yatırarak, duyabilen ve başvuru yapan üyelerine evlilik, doğum, ölüm gibi küçük yardımlar yapıyor, krediler veriyor. 

Emekli olan üyesine ise üyenin hizmet süresi boyunca ödediği parasını, devletin yıllar içinde ilan ettiği resmi değerleme oranı kadar bile artırmadan, adına da “emeklilik yardımı” diyerek geri ödüyor. İşlem basamakları çok basit, ehliyet liyakat, beyin gücü, üstün zihinsel performans vs. gerektirmiyor. Mevcut durum bu ve üye için hikâye bu kadar.
Peki, tartışma nereden çıkıyor? Kurumun mevcut yapısını değiştirelim diyenlerle, değişime direnenler tartışıyor. Dışarıdan bakıldığında ortada tartışılacak bir durumun olmadığı çok açık. 
Yönetimin, haklı eleştirimiz ve yapıcı önerilerimiz karşısında ileri sürdüğü gerekçeleri bırakarak, sürekli bakanlığı, siyasetçileri ve sendikaları suçlu ilan etmesi bunun en açık göstergesidir. Herkes suçlu ve mevzuat yönetimin elini kolunu bağlıyor!

Biz özetle İLKSAN’ın daha iyi yönetilebileceğini, yasal düzenlemeler yapılarak faizle değil yatırımla yürünmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu da seçilen yeni delegelerin oluşturacağı yeni yönetimin yapabileceğini, mevcut yönetimin görev süresinin 2020 yılı Haziran ayında bittiğini, süreyi uzatan düzenlemenin Danıştay tarafından iptal edildiğini, mevcut yönetimin tartışmalı, aldığı kararların şaibeli olduğunu söylüyoruz. 

Kurumun bu vizyonla memnuniyet değil mağduriyet üreteceğini, giderek ödeme sıkıntısına düşeceğini belirtiyoruz. 1943 yılının ihtiyaçlarına göre kurulan kurumun günün şartlarında komik yardımlarla değil piyasa şartlarında, profesyonellerin yöneteceği yatırımlarla ayakta kalabileceğini ve işlevsel hale gelebileceğini savunuyoruz.
Mevcut yönetim ise aslında kurumu kendilerinin değil bakanlığın yönettiğini, kendilerine randevu bile verilmediğini, sandığın yardım sandığı olduğu için yatırım yapamayacağını, yasal durumu değiştirmenin imkânsız olduğunu söylüyor. 

Güzel hizmetler ürettiklerini, kurumun arsalarını çıkar gruplarından koruduklarını, kuruşuna bile sahip çıktıklarını, yeni yardımlar düzenleyeceklerini, emekli sandığından bile başarılı olduklarını vs. anlatıyorlar.

Biz üyeden aldığımız yetki ile denetim görevimizi yapmaya ve önerilerimizi sunmaya devam edeceğiz. Seçim sürecindeki çalışmalarımız sayesinde üyesi kurumu tanıdı sorgulamaya ve kıyaslamaya başladı. Geçmişte üyesini hiç hatırlamayan kurum birden mesaj yağdırmaya başladı.  

Güçlü bir değişim rüzgârı oluştu. Hukuksuz uzatmalarla, eleştirileri engellemekle, insanların üzerine yürümekle bu rüzgâr tersine dönmez.

Soracağız, kamuoyu ile paylaşacağız. Üyeye verdiğiniz “emeklilik yardımı” ile maaşlarınızı karşılaştıracağız. 

Bakanlığımıza da gönderdiğiniz dört üye, sandık bu haldeyken, yaptığı hangi katkılardan dolayı dört asgari ücret tutarında ödeme alıyor, diye soracağız. Daha yeni başladık, devamı gelecek. Paylaşacağımız bilgilerle oluşacak kamuoyu baskısı sandığı, gerçek sahibi olan delegelerin iradesine teslim ettirecektir.

Talat YAVUZ
Memur-Sen İstanbul İl Başkanı

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.