Bu durum sadece bir isim meselesi değil; özlük haklarından maaşlara, saygıdan statüye kadar uzanan geniş bir mağduriyet zincirini de beraberinde getiriyor.
Öğretmenlerle ilgili birçok online platformda ve sosyal medyada dile getirilen tepkiler, özellikle uzman ve başöğretmenlik unvanlarını alamayan öğretmenlerin sesini duyurmaya çalışıyor. Özellikle kademe ilerlemesi durdurulan veya disiplin cezası alan öğretmenlerin unvan yolunun tamamen tıkanması, eğitim camiasında adalet tartışmalarını alevlendiriyor. Sicil affı beklentisi gün geçtikçe büyürken, pek çok öğretmen kendini sistem dışına itilmiş gibi hissediyor.
Öte yandan bir diğer çarpıcı eşitsizlik ise formasyonla atanan öğretmenlerle eğitim fakültesi mezunları arasındaki derece/kademe farklarında görülüyor. Aynı işi yapan öğretmenler arasında bu tür farklar, sadece maddi değil, psikolojik ve mesleki motivasyonu da olumsuz etkiliyor. Eğitim Gücü Sendikası’nın bu konuya dikkat çeken açıklamaları, yıllardır dile getirilen bu adaletsizliğin resmi düzlemde de gündeme geldiğini göstermektedir.
BT (Bilgisayar Teknolojileri) öğretmenlerinin yaşadığı "norm fazlası" sorunu da unvan tartışmalarının bir başka yüzü. Branş öğretmenlerinin sistemin ihtiyaçlarına göre keyfi olarak yer değiştirmeye zorlanması, uzmanlık alanlarını değersizleştiriliyor.
Söz konusu bir diğer tartışmalı konu ise, emeklilik döneminde unvanlı öğretmenlere verilen tazminatların kesilmesi. Yıllarca uzman veya başöğretmen olarak görev yapmış öğretmenlerin, emekli olduklarında bu haklardan mahrum bırakılması, eğitimcilere yönelik güveni ve saygıyı zedeleyen bir başka kırılma noktası.
Eğitim-Bir-Sen ve diğer sendikaların sıkça gündeme getirdiği “norm kadro fazlası öğretmenlerin” zorunlu yer değişiklikleri ise unvandan bağımsız olarak öğretmenlerin yerleşik düzenlerini bozuyor, psikolojik yük yaratıyor ve eğitimde verimliliği düşürüyor.
Tüm bu yaşanmışlıklar, “ünvansız öğretmen” olgusunun sadece bir sıfat eksikliği olmadığını, aksine sistemin görmezden geldiği çok katmanlı bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Öğretmenlerin sesi daha çok duyuldukça, bu haksızlıkların da zamanla çözüme kavuşacağına olan inanç, hala diri. Eğitim sisteminde gerçek bir adalet, sadece sözde değil, uygulamada da tüm öğretmenlerin emeğini ve liyakatini tanımakla mümkün olacak.
Öğretmen MEB / ÖZEL HABER